ÖZET
Sonuç:
PAE BPH olan hastalarda giderek artar sıklıkta kullanılmakta olan yeni bir tedavi yöntemi olup özellikle komorbiditesi yüksek grupda TUR ile açık cerrahiye göre çok daha az invaziv olması, işlem sonrası hastanede yatış gerektirmemesi ve basit sedasyon ya da lokal anestezi altında yapılabilir olması ile önemli alternatif bir seçenektir.
Bulgular:
Çalışmamızda komorbitesi yüksek, alt üriner sistem semptomları devam eden ve açık prostatektomi için yüksek riskli 57-82 yaş arası (ort. 73,8) daha önce bir tanesi transüretral rezeksiyon (TUR) operasyonu geçirmiş olmak üzere toplam on beş hastaya prostat arter embolizasyon (PAE) işlemi yapıldı. Serimizde hastaların Qmaks, İPSS, MR ve dijital subtraksiyon anjiyografi (DSA) bulguları sunulmuştur. PAE öncesi ve 12. ayda total IPSS sırasıyla 25,13±1,92 ve 11,4±6,51 (p=0,001), Qmaks; 7,61±3,19 ve 16,51±9,56 (p=0,001), MRPV; 135,47±76,48 ve 83,27±43,53 (p=0,001) olup değerleri kayıt altına alındı.
Yöntem:
Şubat 2017-Şubat 2019 tarihleri arasında hastanemize Benign Prostat Hiperplazisine (BPH) bağlı alt üriner sistem semptomları (AÜSS) nedeniyle başvurup prostat arter embolizasyon (PAE) tedavi işlemi uygulanan hastaları retrospektif olarak inceledik. Çalışmaya Amerikan Anestezistler Derneği (ASA) skoru 3 ve üzerinde olan cerrahi operasyon açısından yüksek riskli, Uluslararası Prostat Semptom Skoru (IPSS) >20, MR (Manyetik Rezonans) ile prostat volümü (PV) >70 cm3 olan hastalar dahil edildi. Bunun dışında hastalarda PAE öncesi ve PAE sonrası 12. ayda, maksimum akım hızı Qmaksimum (Qmaks), MRG PV ile IPSS değerleri kaydedildi.
Amaç:
Benign prostat hiperplazisi (BPH) yaşam kaltisini olumsuz etkileyen bir durumdur. Çalışmamızda BPH tanılı ve komorbitesi yüksek yaşlı hastalarda Prostat arter embolizasyonu tedavisinin sonuçlarını gözden geçirmeyi amaçladık.