ÖZET
Amaç:
Ektopik gebeliğin tedavisinde sıklıkla tek bir doz folik asit antagonisti olan metotreksat (MTX) kullanılır. Bununla birlikte, over rezervi üzerinde MTX tedavisinin güvenliği tartışmalıdır. Bu çalışmanın amacı, tek doz MTX kaynaklı sıçan over toksisitesi üzerinde folinik asit, gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) agonisti ve GnRH antagonisti etkilerini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem:
Toplam 40 Wistar albino sıçan, rastgele beş eşit gruba ayrıldı. Kontrol grubu dışındaki tüm hayvanlara kas içine MTX enjeksiyonu uygulandı. Kontrol grubuna sadece fizyolojik salin çözeltisi verilirken, MTX grubuna MTX dışında bir tedavi uygulanmadı. MTX + lökovorin grubuna MTX uygulamasının ardından, 24 saat sonra lökovorin tedavisi uygulandı. MTX + GnRHa grubuna MTX ile eşzamanlı olarak triptorelin asetat ve MTX tedavisi uygulandı. MTX + GnRHant grubuna MTX ile setrorelix asetat tedavisi verildi.
Bulgular:
Anti-müllerian hormon (AMH) düzeyi açısından kontrol grubu ile MTX, MTX + GnRHa, MTX + GnRHant ve MTX + folinik asit grupları benzer bulundu. Primordiyal folikül sayısı açısından ise sadece MTX grubunun folikül sayısının kontrol grubuna göre daha düşük olduğu (p=0,004), diğer grupların ise kontrol grubu ile benzer olduğu bulundu. MTX + folinik asit (p=0,001) ve MTX + GnRHa’nın (p=0,002) AMH düzeyinin sadece MTX ile tedavi edilen gruba göre daha yüksek olduğu bulundu. Primordiyal, primer, sekonder ve tersiyer folikül sayıları MTX’in yanına folinik asit veya GnRHa veya GnRHant ilave edilen gruplarda, sadece MTX ile tedavi edilen gruba göre anlamlı ölçüde daha yüksekti.
Sonuç:
Bildiğimiz kadarıyla, bu çalışma, tek doz MTX uygulamasının over rezervi ve AMH seviyeleri üzerindeki zararlı etkilerini azaltmak için kullanılabilecek ilk deneysel araştırmadır. Tek doz MTX uygulamasının yumurtalık rezervi üzerindeki olumsuz etkisi bilinmesine rağmen, bu çalışmanın sonuçları bu etkinin eşzamanlı GnRHa, GnRHant veya folinik asit uygulamasıyla azaltılabileceğini göstermektedir. Bu sonuçları doğrulamak için, daha kapsamlı laboratuvar çalışmalarına ve randomize kontrollü klinik araştırmalara ihtiyaç vardır.