ÖZET
Sonuç:
Sadece palpasyonla T belirlenmesiyle, 8/23 olguda (%34.8), patolojik evrenin hatalı olduğu anlaşılmış; MMG’nin hesaplamaya dahil edilmesi ile bu hatanın 2/23’e (%8.7) düşürülebildiği gözlenmiştir. Çalışmanın, daha geniş bir seri ile geliştirilmesinin anlamlı olabileceği kanaatine varılmıştır.
Bulgular:
Malign tümörlerin çaplarının tespitinde, USG’nin tek başına yetersiz kaldığı; palpasyonla anlamlı ölçekte (p=0.014) korelasyon sağlandığı; MMG’nin palpasyona eklenmesinin ise bu korelasyonu artırdığı (p=0.001) anlaşılmıştır. Fibroadenomların çap tespitinde anlamlı korelasyon sağlamasına rağmen, en zayıf yöntemin palpasyon olduğu; USG veya MMG ile ölçümlerin ise daha güvenilir olduğu belirlenmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Son 2 yılda kliniğimizde opere edilmiş olan 23’ü invazif duktal kanserli, 10’u ise fibroadenomlu, seçilmiş 33 meme kitleli olgu, patolojik tümör çapının daha doğru belirlenebilmesi yönünden incelenmiştir. Çalışmaya, kitlesi palpabl, USG ve MMG yapılmış, parafin incelenmesi sonucunda tek kitle boyutu (tüm ölçümlerde en büyük boyut alınmıştır) belirlenmiş hastalar dahil edilmiştir. Fibroadenomlar, kontrol grubu benzeri rollerinden dolayı, yöntemlerin etkinliklerinin irdelenebilmeleri düşüncesi ile çalışmada kullanılmıştır.
Amaç:
Bilindiği üzere, malign kitlelerin preoperatif evrelemesinde tümör çapı (T) belirlenmesi, palpasyonla yapılmakta ve olguların bir kısmında hatalı evreleme ve tedavi başlangıçlarına yol açabilmektedir. Bu konuda ultrasonografi (USG) ve mamografinin (MMG), palpasyona katkısını incelemek amacıyla bu çalışma düzenlenmiştir.


