ÖZET
Sonuç:
Genel Helikobakter pilori pozitiflik oranı %55,2 olup, en sık antrumda ve 45-64 yaş grubunda izlenirken; lokasyon, yaş grupları ve antrumda 50 yaş üstü ve altı subgrupları ile Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi arasında bir ilişki saptanmamıştır.
Bulgular:
Helikobakter pilori, en az bir pozitif olgular: 206 (%55,2), negatif: 167 (%44,8) olarak saptandı. Korpustan alınan 147 biyopsinin 73’ünde (%49,7), 197 antrum biyopsisinin 114’ünde (%57,9) Helikobakter pilori pozitivitesi gösterildi. Genel mide (p=0,292), antrum (p=0,896) ve korpus (p=0,184) örneklemleri ile Helikobakter pilori kolonizasyon dereceleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Yaş gruplarının hiçbirisi ve yeni subgrup (50 yaş üstü ve altı, antrum) ile Helikobakter pilori kolonizasyonu arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı.
Gereç ve Yöntemler:
Şubat 2009 ve Şubat 2013 tarihleri arasında, 373 olgunun endoskopik gastrik mukoza örneklerinin, güncelleştirilmiş Sydney Sistemi esas alınarak düzenlenmiş patoloji sonuçları, retrospektif analiz edildi. Altı yaş grubuna göre Helikobakter pilori varlığı araştırıldı.
Amaç:
Bu çalışmanın amacı Helikobakter pilori sıklığının belirlenmesi ve yerleşim, yaş grupları ile Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi ilişkilerinin incelenmesidir.
GİRİŞ
Helikobakter pilori ilk olarak 1983’te Marshall ve Warren tarafından tanımlanmıştır (1).
Helikobakter pilori; gastrit, tekrarlayan peptik ülser, duodenum ülseri ve gastrik kanser gibi çeşitli hastalıklara neden olduğu kanıtlanmış, Gram-negatif boyanan, spiral şekilli, üreaz enzimi üreten, mikroaerofilik, hareketli, mide ve proksimal duodenuma yerleşen bir bakteridir (1-3). Helikobakter pilori enfeksiyonu, en sık rastlanan gastrointestinal bakteriyel hastalık olup; mikroorganizma, kronik gastritin asıl nedenidir. Yapılan değişik çalışmalarda Helikobakter pilori, duodenal ülser olgularında %93-95, gastrik ülser olgularında %70-80 oranında pozitif olarak bildirilmiştir (4,5). Helikobakter pilori’nin bulaşma yolları, kesin olarak bilinmemekle birlikte, mikroorganizmanın vücuda girişi açısından; kalabalık ortamlarda yaşama, kötü hijyen koşulları, düşük sosyo-ekonomik düzey, kötü beslenme, 0 kan grubunda olma, annenin eğitim düzeyinin düşük olması, risk faktörleri olarak kabul edilmektedir. Özellikle, kalabalık ortamlarda ve kötü hijyen koşullarında yaşayanlarda Helikobakter pilori enfeksiyonunun daha sık görülmesinin, fekal-oral yolla bulaşma olasılığını desteklediği bildirilmektedir (6). Enfeksiyon prevalansı, gelişmekte olan ülkelerde %100’e kadar ulaşırken, gelişmiş ülkelerde sosyo-ekonomik düzeye bağlı olarak, %10 ile %50 arasında değişmektedir (7,8).
Helikobakter pilori tanısında kullanılan testler, invaziv ve noninvaziv olarak sınıflandırılabilir (9). Noninvaziv testler; idrar antikor testi, dışkıda antijen testi, tükürük antikor testi, idrar antikor testi, üre nefes testi ve serolojik olarak immünoglobulin G ve M tayinini (9); invaziv testler ise endoskopi ile alınan spesmenin histopatolojik incelenmesi, hızlı üreaz testi, polimeraz zincir reaksiyonu ve direkt mikroorganizmanın kültürde üretilmesini kapsamaktadır (10).
1990 yılında Dünya Gastroenteroloji Kongresi, Avustralya Sydney’de bir çalışma grubu tarafından, topografik, morfolojik ve etiyolojik kriterler baz alınarak “Sydney Sistemi: Gastritin Yeni Bir Klasifikasyonu” başlıklı Sydney Sistemi sunulmuştur. Gastritlerin; epidemiyolojik, klinik, endoskopik, patolojik, morfolojik, otoimmün ve mikrobiyolojik ilişkileri üzerinde durulmuştur. Sydney Sistemi çalışma grubunun ana hedefi, kronik gastritin biyolojisi hakkında yeni bilgilerle alakalı ortak bir dil neşretmek, biyopsi spesmen mikroskopisi ile ilgili kolay kılavuzlar ortaya koyarak, klinik ve araştırma amaçlarına yönelik kolay anlaşılabilir bir sınıflamayı açığa çıkarabilmekti. Ayrıca, gastrik mukozanın endoskopik görünümleri ile ilgili raporlama ve sınıflamayı içeren kılavuzlar (“Sydney Sistemi Endoskopik Birimi”) oluşturmuşlardır. Ancak, bu “endoskopik birim”, “histolojik birim” kadar başarıya ulaşamamış ve morfolojik kılavuzların (“Sydney Sistemi Histolojik Birimi”) gölgesinde kalmıştır. Pratikte iki “Sydney Çalışma Grubu” olup, patolojik ve klinik, birlikte çalışarak, toplantılar öncesinde, aynı mekan ve zamanda bir araya gelmişlerdir (11-16).
Amerikan müteşebbislerinin ardından, 1994 Houston’da iki günlük konsensüs toplantısı düzenlenmiş ve “Güncelleştirilmiş Sydney Sistemi” adlı başka bir konsensüs raporu, 1997’de Dixon ve ark. tarafından yayınlanmıştır (17). Ayrıca Rugge ve ark., 2002 yılında, gastrik mukozal atrofi için, sınıflama ve evreleme açısından yeni kriterler olarak, metaplastik ve nonmetaplastik atrofi terimlerinin kullanımını önermiştir (18).
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Çalışmaya Dahil Edilme Kriterleri
2009 Şubat ve 2013 Şubat tarihleri arasında onam alınarak endoskopi yapılan 373 olgunun, gastrik mukoza (endoskopik biyopsi) örneğinin güncelleştirilmiş Sydney Sistemi kullanılarak düzenlenmiş patoloji raporları, retrospektif olarak taranmış ve analiz edilmiştir. Helikobakter pilori eradikasyon tedavisi, nonsteroid antienflamatuvar kullanımı, yakın zamanda proton pompa inhibitörü ve antibiyotik tedavisi, koagülopati ve üst gastrointestinal sistem cerrahisi, özefageal veya gastrik malignite öyküsü olan olgular çalışma dışı bırakıldı. Endike olgularda, örneklemler, fundus, korpus, antrum, korpus+antrum, fundus+korpus+antrumdan endoskopik yöntemle yapılmıştır.
Olguların endoskopik biyopsi preparatları, hematoksilen eozin ve touluidine blue ile boyanarak ışık mikroskopisinde incelenmiş ve güncelleştirilmiş Sydney Sistemi kılavuzluğunda bakteri yoğunluğuna göre, yok (-); düşük (+); orta (++); yüksek (+++), değerlendirilerek raporlanmıştır. Ayrıca, olgular, yaş grupları oluşturularak, altı gruba ayrıldı: 15-34; 35-44; 45-64; 65-74; 75-84 ve 85 yaş üstü ve yaş gruplarına göre Helikobakter pilori varlığı araştırılmıştır.
İstatistiksel Analiz
Elde edilen veriler, SPSS 23.0 bilgisayar programı kullanılarak analiz edildi. İlk olarak olguların demografik verileri incelendi. Olguların minimum yaşı 17, maksimum yaşı ise 91, ortalama yaşı 53,59±17,07 olarak elde edildi.
Mide lokalizasyonu ve Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi arasındaki ilişki ki-kare bağımsızlık testi ile araştırıldı ve anlamlı bir ilişki bulunamadı [(p=0,292), (p>0,05), (Şekil 1)]. Olgu yaş grupları (grup 1-6) ile Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi arasında ilişki olup olmadığı, ki-kare bağımsızlık testleri aracılığı ile incelendi ve anlamlı bir ilişki bulunamadı [(p=0,748), (p>0,05) (Tablo 1a, 1b)]. Yerleşim alt grubu olan antrum için yaş grupları ile Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi ki-kare bağımsızlık testi ile karşılaştırılmış ve anlamlı bir ilişki bulunamamıştır [(p=0,896), (p>0,05), (Tablo 2a, 2b)]. Benzer şekilde, yerleşim alt grubu olan korpus için yaş grupları ile Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi ki-kare bağımsızlık testi ile karşılaştırılmış ve anlamlı bir ilişki saptanmamıştır [(p=0,184), (p>0,05), (Tablo 3a, 3b)].
En sık yerleşim bölgesi olarak saptanan antrum, pilot bölge olarak seçildiğinde, olgular, 50 yaş üstü ve 50 yaş altı olarak tekrar sınıflandırıldı; ancak, benzer şekilde, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunamadı (p>0,05).
Değişkenler arasındaki ilişkileri anlayabilmek için bar grafikler oluşturuldu (Şekil 1,2,3,4). İstatistiksel olarak anlamlılık için, 0,05’den küçük p değerleri göz önünde bulunduruldu.
BULGULAR
Çalışmaya, yaşları 17 ile 91 arasında değişen ve yaş ortalamaları 53,59±17,07 olan 373 hasta dahil edildi ve bu 373 olgu yaş gruplarına göre 6 gruba ayrılarak incelendi. Olguların endoskopik biyopsi histopatolojik değerlendirmelerinde, Helikobakter pilori en az bir pozitif hastaların sayısı 206, %55,2, negatif olanların sayısı 167, %44,8 olarak saptandı.
Üç yüz yetmiş üç olgunun 147’sinde korpustan biyopsi alındı, bu 147 olgunun 73’ünde (%49,7) Helikobakter pilori pozitifliği gösterildi. Ayrıca, 373 olgunun 197’sinde antrumdan biyopsi alındı, bu 197 olgunun 114’ünde (%57,9) Helikobakter pilori pozitivitesi raporlandı. Toplam 373 biyopsinin, 344’ü antrumdan ve korpusdan alınırken, yalnızca 29’u fundus, korpus+antrum, fundus+korpus+antrumdan alınmıştır. Antrumdan ve korpustan alınan 344 biyopsinin 187’sinde Helikobakter pilori pozitifliği gösterilmiştir. Midede yerleşim ve Helikobakter pilori kolonizasyonu arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. En sık yerleşim bölgesi olarak saptanan antrum lokalizasyonu pilot bölge olarak seçildiğinde, olguların yaşları 50 yaş üstü ve 50 yaş altı olarak ayrılarak, tekrar bir subgrup oluşturulmuş ve bu yeni iki subgrup arasında da bir önceki istatistiksel değerlendirmeye benzer şekilde anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Altı yaş grubuna göre (sırası ile 15-34; 35-44; 45-64; 65-74; 75-84 ve 85 yaş üstü) Helikobakter pilori varlığı sırasıyla, 28, %57,1; 30, %49,1; 102, %64,5; 29, %53,7; 23, %59; 4, %3,33 olarak saptandı. En yüksek pozitiflik oranı, üçüncü grupta, 45-64 yaş, %64,5 olarak bildirilirken; en düşük oran ise altıncı grupta, 85 yaş üstü, %3,33 olarak bildirildi. Altı adet yaş grubunun hiçbirisi ile Helikobakter pilori kolonizasyonu arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı (p>0,05).
TARTIŞMA
Helikobakter pilori, selektif olarak gastrik mukozada kolonize olan (19) ve genellikle belirgin bir hastalığa yol açmadan, persistan enflamasyona neden olan, ancak bazı olgularda, peptik ülser, kronik aktif gastrit, mukoza-ilişkili lenfoid doku lenfoması ve hatta gastrik adenokarsinomuna neden olan, Gram-negatif, mikroaeroflik, spiral şekilli ve hareketli bir bakteridir (2,20-23).
Helikobakter pilori, kaynağı yalnızca insan olan ve başka herhangi bir kaynaktan izole edilemeyen bir mikroorganizma olup, midede, korpus, kardiya ve antrum distalinde kolonize olmaktadır. İnsan-insan geçiş tam olarak kanıtlanamamış olmakla birlikte, fekal-oral ve oral-oral bulaş ile ilgili kanıtlar bildirilmektedir (24).
Çalışmamızda toplam 373 olgunun 206’sında Helikobakter pilori pozitifliği (%55,2) saptanmıştır. Türkiye’de çeşitli çalışmalarda bildirilen prevalansın, bölge ve yaş gruplarına göre değişkenlik gösterdiği, yaşla birlikte artan sıklıkta olduğu bildirilmektedir. Ayrıca, son yıllarda azalma eğiliminde olduğu bildirilmiştir. Ülkemizde, farklı çalışmalar için farklı oranlar saptanmış olup; hızlı üreaz testi, serolojik yöntemler veya endoskopik biyopsilerin histopatolojik incelenmesi ile Trakya bölgesinde %52,8 (25), İstanbul’da %62,7 (26), Erzurum’da %71 (27), Erzincan’da %78,4 (28), Van’da %87 (29), Şanlıurfa’da %89,8 (30), Kırşehirde %25,2 (31), Konya’da %44,2 ve %64 (32,33) ve Kayseri’de %58,4 (34), Sivas’ta %70,1 (35) olarak bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda ise, Giresun ilinde, Helikobakter pilori pozitifliği %55,2 olarak saptanmıştır.
Midede yamalı patern yerleşim sergileyen Helikobakter pilori, en sık antrumda yerleşmektedir (36). Zhang ve ark, Helikobakter pilori yerleşiminin, antrumda daha yoğun bir şekilde gösterildiğini bildirmişlerdir (37).
Çalışmamızda 373 olgunun 147’sinde korpustan biyopsi alınmış, bu 147 olgunun 73’ünde (%49,7) Helikobakter pilori pozitifliği gösterilmiştir. Ayrıca, 373 olgunun 197’sinde antrumdan biyopsi alınmış, bu 197 olgunun 114’ünde (%57,9) Helikobakter pilori pozitifliği gösterilmiştir. Sonuç olarak, antrum Helikobakter pilori pozitifliği (%57,9), total pozitiflik oranından da (%55,2) yüksek olarak raporlanarak, bizim çalışmamızda da literatür ile uyumlu olarak, en sık lokalizasyon antrumda gözlenmiştir. Bununla birlikte; midede Helikobakter pilori lokalizasyonu ve Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Ayrıca, çalışmamızda, en sık yerleşim bölgesi olarak saptanan antrum pilot bölge olarak seçildiğinde, 50 yaş üstü ve altı subgrupları arasında da benzer şekilde, anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Avrupa, Kuzey Afrika, Kuzey Amerika ve Japonya’yı kapsayan 17 farklı coğrafi olarak tanımlanmış popülasyon üzerinde, 25-34 ve 55-64 olarak seçilen iki yaş grubunda Helikobakter pilori enfeksiyon prevalansını inceleyen EUROGAST çalışma grubu (38), enfeksiyon prevalansını, daha yaşlı grupta (%61,4), daha genç gruba göre (%34,9) daha yüksek olarak saptamışlar ve bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise, aynı zamanda en yüksek pozitiflik oranına sahip 3. grup olan 45-64 yaş grubu pozitiflik oranı %64,5 olarak saptanmış olup, bu oran, EUROGAST çalışma grubunun 55-64 yaş grubunun %61,4 oranı ile çok yakın bir benzerlik içerisinde bulunmuştur.
Helikobakter pilori prevalansı, etnik grup ve coğrafi bölgelelere göre farklılık göstermektedir (39). Amerikalı, Koreli ve Japon hastalar üzerinde endoskopik biyopsilerin histopatolojik verifikasyonu yolu ile yapılan bir çalışmada, pozitiviteye antrumda daha fazla rastlanarak, genel Helikobakter pilori pozitivitesi sırası ile %48,3, %67,4 ve %77,9 olarak bildirilmiştir (40). Bizim çalışmamızda da antrum lokalizasyonunda pozitiflik oranı (%57,9), korpustan (%49,7) daha yüksek olarak saptanmıştır. Genel Helikobakter pilori pozitifliği ise %55,2 olarak, Amerikalı hasta grubu ile Koreli ve Japon hasta grupları arasında yer almıştır.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamızın sınırlamaları; çalışmanın, retrospektif dizayna sahip olması, dört yıllık bir zaman dilimine sahip olmasına rağmen, multisentrik çok merkezli bir yapıya sahip olmaması nedeniyle olgu sayısının 373 ile sınırlı kalması ve yaş grupları değerlendirmeleri yapılmasına rağmen, 50 yaş sınırlı değerlendirmenin, sadece en sık lokasyonda, antrumda, yapılmış olmasıdır.
SONUÇ
Endoskopik biyopsi örnekleri histopatolojik olarak değerlendirildiğinde, Helikobakter pilori pozitifliği antrumda %57,9, korpusta %49,7 olarak izlenmiş olup, genel Helikobakter pilori sıklığı %55,2 olarak saptanmıştır. Mide lokalizasyonu ve Helikobakter pilori kolonizasyonu arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Ancak; antrum lokalizasyonunda pozitiflik oranı, korpustan daha yüksek olarak saptanmıştır. En sık yerleşim bölgesi antrum, pilot bölge olarak seçildiğinde, 50 yaş üstü ve altı subgrupları arasında da benzer şekilde, anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Olgular, altı adet yaş grubuna ayrılarak incelenmiş ve en yüksek pozitiflik oranı 45-64 yaş grubunda izlenirken, en düşük oran, 85 yaş üstünde gözlemlenmiştir. Yaş grupları ile Helikobakter pilori kolonizasyonu arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır.
Sonuç olarak; en sık Helikobakter pilori pozitifliği, antrumda ve 45-64 yaş grubunda izlenirken; lokasyon, yaş grupları ve antrumda 50 yaş üstü ve altı subgrupları ile Helikobakter pilori kolonizasyon derecesi arasında bir ilişki saptanmamıştır.
Teşekkürler
Giresun Üniversitesi-Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Prof. Dr. A. İlhan Özdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği öğrencileri, asistanı ve çalışanları ile patoloji, dahiliye ve gastroenteroloji klinikleri çalışanlarına teşekkür ederiz.